Hafızlar, insanlığa yol gösterici bir rehber olarak gönderilen Kur’an-ı Kerim’i muhafaza etme mükellefiyetlerinden dolayı Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde övgüye mazhar olmuşlardır. Onların bu sorumlulukları, bir kabulün neticesidir. Hafızlar, ortalama 18 ay gece gündüz Allah’ın kelamı ile hemhal olmayı, onu hıfz etmeyi ve hayatına tatbik ederek insanlığa da rehber olmayı kabul etmişlerdir. Bu kabul, onları sıkı bir çalışmaya sevk etmiş, eğitim süresi boyunca bir arının petek yaparcasına gayretiyle hafızlık gömleğini nakış nakış örmüşlerdir.
Bu minvalde “Hafız nasıl olunur?” sorusuna cevaben “ilk olarak bu sorumluluk ve görevi kalben istemek” denilebilir. Çünkü bu sorumluluk, ortalama 18 ay sürecek olan güçlü bir çabayı gerektirmektedir ve ancak bunu kalben istemek, hafız adayına güçlü bir çabayı verecektir. Kendisinde bu isteği gören hafız adayı, hafızlık yapacak medrese, cami, Kur’an kursu ve ilgili kurumlardan birisinde eğitimine başlar.
Allah’ın kelamını hıfz etmeyi kendilerine görev belleyen hafız adayları, belirli eğitimlerden geçerek hafız olma sürecine başlar. Hafız adayları bu eğitim sürecinde bir nevi ölçme ve değerlendirmeye tabi tutulur. Hafız adayları öncelikle Kur’an-ı Kerim’i okuyabilen ve okuyamayanlar olarak ikiye ayrılır. Kur’an-ı Kerim öğrenimine henüz yeni başlayacak adaylara Elif-bâ eğitimi verilir. Bu eğitimin ardından Kur’an-ı Kerim’i yüzüne okumalar başlar. Elif-bâ eğitimi devam ederken Kur’an-ı Kerim okumayı bilen grupta ise pekiştirme dersleri yapılır. Her iki grup da Kur’an-ı Kerim’i okuma kurallarına uygun, doğru bir şekilde okuyabildiğinde bir sonraki eğitim başlar.
İkinci aşamada öğrencilerin algı düzeyi ve ezber yeteneği gözlemlenir. Hocalarımız, talebelerinden belirli bir yeri ezber yapmalarını ister. Ezber yöntemlerinden bahseder ve bu yöntemleri detaylı olarak talebelerine anlatır. Talebelerin ezber yeteneği farklı yöntemlerle tekrar tekrar irdelenir. Nihayetinde sayfa ezberlerine geçilir ve öğrencinin algı ve ezber yeteneğine göre ezber yapacağı sayfa sayısı artırılır yahut düşürülür.
Hafızlık talebeleri ezberlerini vererek ve süreç içerisinde bu ezberlerini pekiştirerek eğitimlerine devam ederler. Kur’an-ı Kerim’i tamamen ezberleyen talebeler bu ezberlerini sağlamlaştırır ve artık hafız adayı olur. Hafızlık icazeti öncesi gerekli sınav ve mülakatları da başarı ile tamamlayan aday icazet almaya hak kazanır ve hafız olur.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed “Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.” buyurarak Kur’an-ı Kerim okumayı öğrenmenin ve öğretmenin önemini vurgulamıştır. Bununla birlikte Efendimiz (s.a.v) birçok hadis-i şerifte hafızlığın önemine ve Allah katındaki mükafatına dair bilgiler vermiştir. Bu hadislerden biri şöyledir:
“Kim Kur’ân’ı okur, onu güzelce ezberler, helâlini helâl, haramını haram kabul eder ve bunlara uyarsa, Allah bu sayede o kimseyi cennetine koyar. Ailesinden hepsi cehennnemi hak etmiş on kişiye şefaat etme hakkı verir.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 13/2905; Ahmed, I, 148)
Allah’ın kelamını ezberlemekle birlikte onunla amel etmek esas olandır. Hafızlar, Kur’an-ı Kerim’i öncelikle kendilerine daha sonra çevresine rehber olarak görmeli, göstermelidir. Bu bakımdan, “Hafız nasıl olunur?” sorusu, “Kuran’ı Kerim’i ezberlemekle birlikte onu yaşamak ve yaşatmakla olunur” şeklinde cevaplanmalıdır.
